hizmet dışı bırakmak
Fiil
(a) kışkırtmak, tahrik etmek, kızdırmak.
He got a rise out of John by making a joke about his sister. (b) (beklenen cevabı) hatırlatmak, ipucu vermek.
bir davranış şekli benimsemek
Fiil
olaylara tarafsız gözle bakmak
Fiil
(a) karamsar gözle/şüphe ile bakmak, olacağına inanmamak.
He takes a dim view of his chances of winning the race. (b) uygun bulmamak, onaylamamak, hoşlanmamak, hoş karşılamamak, ayıplamak, fena gözle bakmak.
He takes a dim view of practical jokes.
hakkında fena düşünmek, aleyhinde olmak.
(US) kendisine en iyisini ayırmak
Fiil
bir milletten büyük kan dökme fedakârlığı talep etmek
Fiil
bir arazi parçasını kiralamak
Fiil
birisini hor/hakir görmek.
yeni bir hayata başlamak
Fiil
kredinin bir kısmını almak
Fiil
gemiyi havuzdan çıkarmak
Fiil
gelirinden bir meblağ çıkarmak
Fiil
üyelerin adlarını okuyarak oy kullanmak
Fiil
gözönünde tutmak, hesaba katmak, nazarı itibara almak.
You must take account of difficult circumstances.
birşeyi dikkate almak
Fiil
birşeyi göz önüne almak
Fiil
birşeyi gözönünde bulundurmak
Fiil
birşeyi nazar-ı itibara almak
Fiil
birşeyi gözönünde tutmak
Fiil
birşeyi hesaba katmak
Fiil
ihtiyaçları nazarı itibara almak
Fiil
(a) yararlanmak, faydalanmak, istifade etmek.
to take advantage of someone: bir kimsenin zaafından
yararlanmak.
He took advantage of the fact that everyone was asleep to slip away: Herkesin uykuda olmasından yararlanarak sıvıştı/kaçtı. (b) sömürmek, istismar etmek.
take advantage of someone: bir kimseyi sömürmek.
yararlanmak, faydalanmak, istifade/istismar etmek, sömürmek.
...'i istismar etmek
Fiil
birinin saflığından yararlanmak
Fiil
birinin iyi niyetinden yararlanmak
Fiil
birinin hatasından yararlanmak
Fiil
bir şeyden yararlanmak
Fiil
sonuçlarının ortalamasını almak
Fiil
bir şeyin bıraktığı izi almak
Fiil
bir şeyin bıraktığı izi almak
Fiil
icra iflas kanunundan yararlanmak
Fiil
bir kütüphaneden kitap dışarı çıkarmak
Fiil
(a) dikkat/ihtimam/ilgi göstermek, mukayyet olmak.
to take care of an invalid. You should take more care of youself.
take good care of something: bir şeye büyük dikkat/ihtimam göstermek. (b) icabına/çaresine bakmak, gerekeni yapmak.
I'll take care of paying the bill.
That matter will take care of itself: O iş kendi kendine düzelir (İşi oluruna/kendi haline bırak).
(a) bakmak, göz kulak olmak, ihtimam göstermek, (b) rüşvet alarak halletmek, (c)
argo öldürmek, haklamak, hakkından gelmek.
binanın bakımını üstlenmek
Fiil
kendi çıkarına bakmak
Fiil
parasını dikkatle sarfetmek
Fiil
parasını dikkatle sarf etmek
Fiil
başınin çaresine bakmak
Fiil
rüşvet alarak halletmek
Fiil
bir başvuru dilekçesini incelemek
Fiil
birinin malına mülküne el koymak
Fiil
bir şeyi vazife edinmek
Fiil
bagajın icabına bakmak
Fiil
bagaja göz kulak olmak
Fiil
bagajına göz kulak olmak
Fiil
bir şeyin farkına varmak
Fiil
malları teslim almak
Fiil
(US) hisse senetlerini devralmak
Fiil
(US) hisseleri ödeyerek almak
Fiil
borsada hisseleri tesellüm etmek
Fiil
malları teslim almak
Fiil
bir şeyi her bakımdan dikkate almak
Fiil
gelirinin büyük kısmını yemek
Fiil
gelir inin büyük bir kısmını yemek
Fiil
evin idaresini üstlenmek
Fiil
bir şeyi kötüye kullanmak
Fiil
bir şeyden haksız bir şekilde yararlanmak
Fiil
(a) yıpratmak, takatsiz/güçsüz bırakmak.
Every year the winter takes out of him. (b) (ücretten
vb.) kesmek, düşmek.
They took it out of his pay.
arkadaşlarına veda etmek
Fiil
aklını kaçırmak, delirmek, çıldırmak.
eğlenceden vazgeçmek
Fiil
birisinin uyarısına kulak asmamak
Fiil
birinden alçakca yararlanmak
Fiil
birinden alçakça yararlanmak
Fiil
hastalıkların önlenmesi için önlemler almak
Fiil
bir konuşmanın tutanağını almak
Fiil
bir fondan para almak
Fiil
bir adresi kaydetmek
Fiil
bir şeyi hesaba katmamak, ihmal etmek.
(bir şeyi) hesaba katmamak, saymamak.
bir itirazı kaale almamak
Fiil
itirazı kaale almamak
Fiil
farkına varmak, farketmek, dikkat etmek, ehemmiyet vermek.
bir şeye dikkat etmek
Fiil
saygın bir görünüm almak
Fiil
ölü gibi benzi solmak
Fiil
birinden izin alarak gitmek
Fiil
üç günlük izin zni alarak gitmek
Fiil
sonuçların ortalamasını bulmak
Fiil
gümrük antrepolarından çıkarmak
Fiil
rehini serbest bırakmak
Fiil
rehni serbest bırakmak
Fiil
kabzayi tasarrufa almak
Fiil
bir şeyi ele geçirmek
Fiil
bir şeye iyi bakım sağlamak
Fiil
bir konuşma sırasında not tutmak
Fiil
birini kendi alanı dışına çıkarmak
Fiil
birini yolundan çekmek
Fiil
birini aşağı durumdan kurtarmak
Fiil
bir şeyi rehinden çıkarmak
Fiil
...'i değerlendirmek
Fiil
...'in muhasebesini yapmak
Fiil
...'in değerlendirmesini yapmak
Fiil
bir şeyi hesaba katmak
Fiil
...'in ortalamasını almak
Fiil, İstatistik
icra iflas kanunundan yararlanmak
Fiil
(birinin) ekmeğini elinden almak, geçimine/nasibine engel olmak.
bir odanın boyutlarını ölçmek
Fiil
işlerin yönetimini ele almak
Fiil
işlerinin idaresini ele almak
Fiil
bir mahpusun ifadesini almak
Fiil
halkın hoşuna gitmek
Fiil
bir şeyden tam yararlanmak
Fiil
(bir kimseyi/şeyi) değerlendirmek, değerini/yeteneklerini vb.) takdir etmek, mihenge/ölçüye vurmak, tartmak,
hesaplamak.
NOT: özellikle teknik anlamda
gage şeklinde de yazılır.
birinin cesaretini kırmak
Fiil
...'in başına geçmek
Fiil
(a) cesaret etmek, cür'et/yüreklilik göstermek, (b) sırnaşıklık/küstahlık/saygısızlık/ yüzsüzlük etmek,
küstahlaşmak, lâübalileşmek.
He was not the sort of man with whom one took liberties: Ona karşı hiç kimse lâübalilik yapamazdı.
bir odanın ölçüsünü almak
Fiil
birisiyle alay etmek, alaya almak.
bir toplantının zabıt ptılarını tutmak
Fiil
sadakat yemini etmek
Fiil
birine yemin ettirmek
Fiil
(a) … süsü vermek, rolünü almak, (b) tarafını tutmak, desteklemek, korumak, kayırmak.
birinin cesaretini kırmak
Fiil
köyü çabucak dolaşmak
Fiil
geçit resminde askerlere selam durmak
Fiil
Senato'nun fikrini almak
Fiil
...'in boşluğunu almak
Fiil
bir tanığın ifadesini almak
Fiil
masanın başına (şeref mevkiine) geçmek
Fiil
bozum etmek, küçük düşürmek, yelkenlerini suya indirtmek, gururunu kırmak.
öfkesini yatıştırmak, yelkenleri suya indirmek.
sözü (birisinin) ağzından kapmak, konuşmasına fırsat vermemek.
birinin ağzından sözünü almak
Fiil
(karşısındakinin) ağzından sözü kapmak; leb demeden leblebiyi anlamak.
You have taken the words out of my mouth: Ben de tam bunu söyleyecektim.
birinin mesleğine ket vurmak gelirinin büyük bir kısmını almak
Fiil
birinin acemiliğinden yararlanmak
Fiil
birinin cehaletinden yararlanmak
Fiil
türlü ürünlerin sürümünü taahhüt etmek
Fiil
yoksulların davasını savunmak
Fiil
komşularının kavgasına karışmak
Fiil
hükümetin dizgilerini ele almak
Fiil
mühendislik mesleğini seçmek
Fiil
uzun yıllar deneyim istemek
Fiil
soğumak, hoşlanmamak.
She has a dislike of/for cats.
gözönüne almak, önem vermek, dikkat etmek, karışmak (mahkeme) yetkisi/görevi kapsamına girmek.
hisselerini ödeyerek almak
Fiil